Kategoriler

24 Ağustos 2013 Cumartesi

İç Kuvvetler

İÇ KUVVETLER
Enerjisini yerin derinliklerinden alan ve yeryüzünün şekillenmesinde yapıcı etkisi bulunan kuvvetlerdir.
Yerkabuğundaki hareketler ile kıta ve okyanusların oluşumuyla ilgili olarak çeşitli teoriler ileri sürülmüştür. Bu teorilerin başlıcaları şunlardır:
a. Kıtaların Kayma Teorisi
b. Levha (Plaka) Tekniği Teorisi


a. Kıtaların Kayma Teorisi
Alman bilim adamı Alfred Wegenner, 1915 yılında Kıtaların Kayma Teorisini ortaya atmıştır. Bu teoriye göre, başlangıçta Güney Kutbu’nda yer alan ve bütün karaların bir arada olduğu Pangea adı verilen bir kıta ile Pantalasia adı verilen bir okyanus vardı.
Bu Teoriyi Destekleyen Bulgular:
Güney Amerika’nın doğu kıyıları ile Afrika’nın batı kıyılarının benzer olması
Atlas Okyanusu’nun her iki yanındaki karaların jeolojik yapı bakımından benzer olması
Atlas Okyanusu’nun her iki tarafında aynı bitki ve hayvan kalıntılarına rastlanması
b.Levha (Plaka) Tekniği Teorisi
Alfred Wegenner’in Kıtaların Kayma Teorisi’nin geliştirilmesiyle 1950 yılında Levha (Plaka) Tektoniği Teorisi ortaya atılmıştır.
Bu Teoriye Göre;
Yerkabuğu iç içe geçmiş parçalardan oluşur. Bu parçalara levha ya da tabaka adı verilir.
Levhaların sınırları, kıtaların sınırlarıyla son  bulmaz Deniz ve okyanusların altında da devam eder.
Çeşitli büyüklükteki bu levhalar, sıvı olan manto üzerinde adeta yüzer bir durumdadır.
Manto, erimiş kayalardan oluşan sıvı haldeki lavlardan oluşur.
Mağmanın hareket etmesi, levhaların da hareket etmesine neden olur.
Yerkabuğunda meydana gelen bu hareketlere tektonik hareketler denir.

İç Kuvvetler Dört Ana Grupta Toplanır:
A. Dağ oluşumu (Orojenez)
B. Kıta oluşumu (Epirojenez)
C. Volkanizma
D. Depremler (Seizma)

A. Dağ Oluşumu (Orojenez)
Orojenik hareketlere bağlı olarak oluşan dağlar, iki şekilde oluşur.
a. Kıvrılma hareketlerine bağlı olarak oluşan dağlar
b. Kırılmalar (faylanmayla) sonucu oluşan dağlar

A. Kıvrımlı Dağların Oluşumu
Dış kuvvetler, karalardan aşındırdıkları malzemeleri göl, deniz ve okyanus tabanlarında (jeosenklinal havzaları) biriktirir.
Tektonik hareketlere bağlı olarak kıtasal kabuğun hareket etmesiyle, yan basınçların etkisinde kalan bu esnek tortul tabakalar kıvrılarak yükselir.
Bu yükselmeye bağlı olarak kıvrımlı sıra dağlar oluşur.
Kıvrılma sonucunda yükselen alanlara antiklinal, çöken alanlara ise senklinal denir.
Örnek:
Alp ve Himalayalar
Türkiye’de Toros ve Kuzey Anadolu Dağları
B. Kırık Dağların Oluşumu
Yerkabuğunun esnek olmayan, sert yapıdaki tabakaları şiddetli yan basınçların etkisiyle kırılır.
Kırılmalar (faylanmalar) sonucunda bazı kütleler fay hatları boyunca çöker, bazıları ise yükselir.
Faylanma sonucunda yüksekte kalan kısımlara Horst, alçak kalan kısımlara ise Graben adı verilir.

B. Kıta Oluşumu (Epirojenez)
Yerkabuğunun geniş alanlarında meydana gelen alçalma ve yükselme hareketlerine epirojenez denir.
Bu hareketler oldukça yavaş bir şekilde gerçekleşir.
Epirojenik hareketler sırasında yeryüzünde bozulma ve faylanmalar olmaz.
Epirojenik hareketlerle yükselen yayvan kubbeli yapıya Jeoantiklinal, çöken deniz çanaklarına Jeosenklinal adı verilir.
Epirojenezin Nedenleri
Yerkabuğu ağırlığı oranında sıvı olan mağmaya batmış durumdadır ve aralarında bir denge vardır. Bu dengeye izostatik denge denir.
Yerkabuğunun üzerindeki ağırlık arttığında veya hafiflediğinde izostatik denge bozulur.
İzostatik denge bozulduğunda, yerkabuğunda yükselme ve alçalma hareketleri gerçekleşir.
İzostatik dengeyi bozan olaylar şunlardır:
1. İklim Değişimleri
İklimin değişmesiyle karalar üzerinde;
buzulların birikmesi karaların çökmesine neden olur.
buzulların erimesi karaların yükselmesine neden olur.
2. Tortullanma (Birikme)
Dış kuvvetlerin taşıdığı malzemeleri biriktirmesi, karaların çökmesine neden olur.
3. Dağ Oluşumu
Volkanizma sonucunda yeni dağ sıralarının oluşması, karaların çökmesine neden olur.
4. Aşındırma
Yüksek dağlık alanların akarsu, rüzgâr ve buzullar tarafından aşındırılması, karaların yükselmesine neden olur.

Transgresyon (Deniz ilerlemesi)
Karaların alçalması ile deniz kara içine doğru ilerler. Böylece kara yüzeyinde olan yerler deniz altında kalır.
Bu olaya transgresyon denir.
Regresyon (Deniz gerilmesi)
Karaların yükselmesi ile deniz geri çekilir. Böylece deniz tabanında yer alan yerkabuğu su üzerine çıkar.
Bu olaya regresyon denir.
Epirojenik hareketler günümüzde de devam etmektedir.
Örnek:
Buzul çağında kalın buzulların altında kalan karalar, buzulların erimesiyle günümüzde her yıl 5 – 10 mm yükselmektedir. (Regresyon)
Japonya’nın başkenti Tokyo her yıl 2 cm kadar çökmektedir. (Transgresyon)

C. Volkanizma
Mağmanın yerkabuğunun zayıf yerinden, kırık ve çatlaklardan yükselerek yeryüzüne çıkmasına volkanizma denir.
Mağmadan yeryüzüne sıvı, katı ve gaz halinde maddeler çıkar.
Volkanlardan çıkan erimiş kayalardan oluşan akışkan maddeye lav denir.
Mağmadan çıkan çeşitli boyutlardaki katı maddeye volkan bombası denir.
Volkanlar lav püskürtmeden önce kül ve gaz çıkarır. Bu nedenle volkanların aktif hale geldiği dönemde sıkça asit ve çamur yağmurları görülür.
Mağmanın yeryüzüne çıktığı yerde katılaşan lavların ve tüfün üst üste birikmesiyle koni şeklinde volkan dağları (yanardağ) oluşur.
Volkanik Şekiller
Krater
Volkan patlaması sonucunda volkanların zirvelerinde oluşan çukur alanlara krater denir. Bu çukurların zamanla sular ile dolmasıyla krater gölleri oluşur.
Kaldera
Kraterin, ikinci veya daha fazla patlama sonucunda havaya uçması veya çökmesiyle daha büyük çukurlar oluşur. Bunlara kaldera denir.
Maar
Volkanların çevresinde gaz patlaması sonucu buhar basıncıyla oluşan çukurlardır.

Dünya’daki Başlıca Volkanik Alanlar
Dünyada volkanik araziler genç oluşumlu levha sınırları boyunca uzanan kuşaklar üzerinde bulunur.
Bunların başında Büyük Okyanus çevresi gelir. Burada birçok aktif volkan bulunduğu için buraya ateş çemberi adı verilir.
Ayrıca Atlas Okyanusu'nun orta kısmı, İzlanda, Akdeniz çevresi (Vezüv, Etna, Stromboli), Endonezya, Japonya ve Yeni Zelanda da birçok aktif volkan bulunmaktadır.
Türkiye'de Volkanların Dağılımı
Türkiye, yeni oluşumlu bir arazi yapısına sahip olduğundan, volkanik araziler yaygın bir dağılış gösterir.
Volkanik Faaliyetler ve  Beşeri Faktör
Volkanik araziler tehlikeli olmasına rağmen yoğun nüfuslu alanlardır.
Bu durumun temel sebebi; volkanik arazilerin mineral madde bakımından zengin olmasına bağlı olarak tarımsal verimliliğin fazla olmasıdır.
Bunun yanında bu alanlarda nüfus yoğunluğunun fazla olmasında, metalik madenlerin (pirit, kurşun, çinko demir, bakır, manganez, krom gibi) yaygın olması ile turizm açısından önem arz eden ilginç şekillerin oluşması da etkili olmuştur.

D. Depremler (Seizma)
Yerkabuğundaki salınım ve titreşimlerle ortaya çıkan kısa süreli sarsıntılara deprem denir.
Yerkabuğunun altında yırtılmanın başladığı yere iç merkez (hiposantr) denir.
İç merkezden yeryüzüne en yakın mesafedeki yere dış merkez (episantr) denir. Dış merkez yeryüzünde depremin en yakın olduğu yerdir. Dış merkezden uzaklaştıkça depremin şiddeti azalır.
İç merkezle dış merkez arasındaki mesafeye odak derinliği denir. Odak derinliği ne kadar az ise depremin yeryüzündeki etkisi o derece az olur.
Depremi inceleyen bilim dalına sismoloji denir.
Deprem dalgalarını ölçerek kaydeden alete sismograf denir.

Deprem Çeşitleri

a) Çöküntü (Göçme) Depremler
Yer altında bulunan doğal boşlukların (mağara, tünel vb.) tavanlarının çökmesiyle oluşur.
Özellikle kalker, jips, kayatuzu gibi kolay eriyebilen kayalardan oluşmuş alanlarda meydana gelir. Etki alanları dardır.

 
 b) Volkanik Depremler
Volkanizma esnasında, patlamaların etkisiyle oluşan sarsıntılardır.
Aktif volkanlar çevresinde oluşur.
Etki alanları dardır.
Türkiye’de aktif volkanik dağlar olmadığı için volkanik depremler görülmez.


c) Tektonik Depremler
Yerkabuğunun derinliklerinde oluşmuş basınçlar ve gerilmeler sonucunda meydana gelen kırılmalar, oynamalar ve yer değiştirmeler sonucunda oluşurlar.
Özellikle levhaların birbirinden ayrıldığı ve yaklaştığı yerlerde meydana gelir.
Etki alanları en geniş olan depremlerdir.
Dünyada en fazla görülen deprem türüdür.
Not: Yeryüzünün görünümünü en kısa zamanda değiştirebilen kuvvet depremdir.

Fay Çeşitleri


a) Normal fay
Normal fayda tavan bloğu, taban bloğuna nazaran, fay düzleminin eğimi boyunca aşağı doğru kayar ve bu suretle iki blok birbirinden uzaklaşır.
b) Ters fay
Ters fayda tavan bloğu, taban bloğuna nazaran, fay düzlemi eğiminin aksi yönde, yukarı doğru kayar ve bu suretle iki blok birbirine yaklaşır.
c) Doğrultu atımlı fay
Fay düzlemi düşey olan ve bu düzlemin iki tarafındaki blokların yatay olarak birbirinden ters yönde hareket etmesiyle oluşan faylara doğrultu atımlı fay denir.
Tsunami
Denizin ve okyanusun dibinde veya kıyıda meydana gelen depremler, şiddetine göre denizlerde büyük ve hızlı dalgalara sebep olur. Bu tür dalgalara Tsunami adı verilir.
Depremin Şiddeti
Depremin yeryüzünde hissedildiği yerlerde, arazi ve yapılar üzerinde yaptığı etkidir.
Depremin şiddeti, sezilmeyen depremden başlamak üzere, büyük afet depreme kadar 1’den 12’ye kadar ölçeklendirilmiştir. Bu ölçeğe Mercalli ölçeği denir.
Depremin şiddetini etkileyen faktörler şunlardır;
Depremin enerji büyüklüğü
Dış merkeze (episantr) ve fay hattına uzaklık
Arazinin yapısı (dirençli - dirençsiz kaya, alüvyal dolgu olup olmaması vb.) ve yapıların sağlamlığı

Yeryüzünde Depremlerin Coğrafi Dağılışı
Yeryüzünde iki ana deprem kuşağı vardır.
1. Büyük Okyanus Çevresindeki Deprem Kuşağı
Japonya, Çin, Endonezya, Meksika, Şili, ABD bu kuşakta yer alır.
2. Alp - Himalaya Deprem Kuşağı
İspanya, Portekiz, İtalya, Yunanistan, Türkiye, İran, Afganistan, Pakistan bu kuşakta yer alır.
Dünya’da Deprem Riskinin Az Olduğu Yerler
Kanada, İskandinav Yarımadası (Norveç, İsveç, Finlandiya), Rusya, Batı Avrupa, Avustralya vb.
Türkiye’de Depremler
Türkiye, aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer alır.
Türkiye’nin yüzölçümünün yaklaşık %96’sı deprem kuşağı içinde bulunur.
1. Kuzey Anadolu Fay Kuşağı
Ege Denizi’ndeki Saroz Körfezi’nden başlayıp, Doğu Anadolu Bölgesi’nde Aras vadisine ve Van Gölü çevresine kadar uzanır.
2. Doğu Anadolu Fay Kuşağı
Hataydan başlayıp, Güneydoğu Toroslar’ın kuzey eteklerini takip ederek, Van Gölü çevresine kadar uzanır.
3. Batı Anadolu Fay Kuşağı
Güney Marmara ile Ege Bölgesi’ni içine alır.
Not: Fay hatlarıyla;birinci derece deprem bölgeleri, volkanik araziler, kaplıca ve şifalı su kaynakları arasında paralellik vardır.

Depremden Korunmanın Yolları
Deprem konusunda halk eğitilmelidir.
Fay hatları üzerinde yerleşim merkezleri kurulmamalı ve yüksek katlı binalar yapılmamalı.
Binalardaki yapı malzemesi ve yapı tekniği sarsıntılara dayanıklı olmalıdır.
Binaların yapıldığı zemin sağlam olmalı. Yer altı suyu bakımında zengin olan alüvyal alanlara çok katlı bina yapılmamalıdır.
Deprem sırasında merdiven ve tavan boşluklarında durulmamalı.
Bina içinde üzerimize düşüp altında kalabileceğimiz mobilya ve eşyalardan uzak durulmalıdır.
Bina dışında ise ağaç, duvar ve elektrik telleri gibi devrilebilecek şeylerden uzak durmalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder