8 Eylül 2013 Pazar

Türkiye’nin Konumu Ve Jeopolitik Önemi

Türkiye’nin Konumu Ve Jeopolitik Önemi
Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirlerine en fazla yaklaştığı alanda yer almaktadır. Bu durum;
Önemli bir göç güzergahı olmasında
Transit ticaretin gelişmesinde etkili olmuştur.
Petrol rezervleri bakımından zengin olan Asya ve Ortadoğu ülkelerine yakındır.
Üç tarafı denizlerle çevrilidir.
Yeryüzü şekilleri çeşitlidir. Buna bağlı olarak;
İklim, Bitki örtüsü ve Tarım ürünü çeşitliliği fazladır.
Bu özelliğe bağlı olarak turizm faaliyetleri, deniz ticareti ve ulaşımı da yapılmaktadır.
Yükseltisi batıdan doğuya doğru artmaktadır.
Ortalama yükseltisi eğim ve engebesi fazladır. Buna bağlı olarak akarsularının enerji potansiyeli yüksektir.
Karadeniz ve Akdeniz'i birbirine bağlayan İstanbul ve Çanakkale boğazlarına sahiptir. Bu durum ekonomiyi ve stratejik önemini etkilemektedir.
Türkiye zengin yer altı ve yerüstü kaynaklarına sahiptir.
Türkiye Avrupa'da Yunanistan ve Bulgaristan'a Asya’da Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, İran, Irak ve Suriye ile komşudur.En uzun kara sınırı Suriye (877km) ile en kısa kara sınırı ise Azerbaycan (18km) iledir.

Türkiye'nin Geçmişten Günümüze Jeopolitik Önemi
Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve kültürel yönden avantajlı bir konumda bulunması tarihin ilk çağlarından beri bir çok medeniyete ev sahipliği yapmasına neden olmuştur.
İlk çağlarda ticaretin çok önemli bir ekonomik etkinlik olması, sahip olduğu ulaşım avantajlarına bağlı olarak Akdeniz, Anadolu Yarımadası ve boğazların önemini artırmıştır.
Bu nedenle birçok uygarlık Akdeniz, Anadolu Yarımadası ve boğazlar üzerinde egemenlik kurmaya çalışmıştır.
Hakimiyet kurabilenler çağlarının güçlü ülkeleri haline gelmiştir(Roma, Osmanlı ).
Osmanlı döneminde İpek ve Baharat Yolu gibi önemli ticaret yolları üzerinde bulunması iktisadi kalkınmada etkili olmuştur.
Ancak 16. yüzyıl sonrasında coğrafi keşiflerin hız kazanması ve yeni ticaret yollarının bulunması Anadolu'nun transit ticaretteki önemini olumsuz yönde etkilemiştir.
19. yüzyıl ortalarında Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla Akdeniz'in önemi yeniden artmıştır.
Anadolu'nun kaybettiği önem cumhuriyet sonrası yeniden kazanılmaya başlanmış, özellikle II. Dünya Savaşı sırası ve sonrasında Türkiye'nin jeopolitik önemi daha da artmıştır.
1980 sonrası dönemde özellikle Ortadoğu, Kafkasya ve Balkanlar'da meydana gelen siyasi ve ekonomik gelişmeler Türkiye'nin jeopolitik önemini artırmıştır.
Bu dönemde Türkiye'nin jeopolitik sahasında önemli değişmeler olmuştur.
Bu değişmeleri şöyle sıralayabiliriz:
Bölgesel ve küresel boyutlu yeni kuvvet dengeleri oluşmuştur.
Avrupa'da yeni siyasi oluşumlar meydana gelmiştir.
Orta Asya ve Kafkasya'da tarihi ve kültürel bağlarımızın olduğu ülkeler bağımsızlıklarını ilan etmiştir.
Ortadoğu ve Balkanlar'da önemli değişiklikler olmuştur.
Günümüzde Türkiye Kafkasya ve Orta Asya petrolü ile doğalgazının batıya  ulaştırılması için belirlenen en önemli güzergahlardan biri üzerinde bulunmaktadır.
Birleşmiş Milletler ve NATO'nun barışı koruma konusunda yürüttüğü çalışmalarda önemli paya sahiptir.
Bulunduğu bölgede güçlü bir orduya sahiptir.
Bulunduğu konum nedeniyle birçok askeri, siyasi ve ekonomik uluslar arası kuruluşa üyedir.
Bu kuruluşlardan başlıcaları şunlardır: Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Konseyi, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Konseyi (OECD), Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ), Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECO), D20, İslam Konferansı Örgütü (İKO).

Jeopolitikte Etkili Olan Unsurlar
Değişmeyen Unsurlar
Coğrafi Konum
Stratejik kaynaklar
Coğrafi bütünlük
Jeolojik ve jeomorfolojik özellikler
Ülkelerin coğrafi şekli (ada, kıyı, kara, yarımada devleti vb.)
 Su
İklim
Değişen Unsurlar
Sosyal-kültürel değerler
Politik değerler
Bilimsel ve teknolojik değerler
Askeri değerler
Ekonomik değerler

Türkiye'nin Çevresindeki Bölgesel Sorunlar
1. Türkiye'yi Doğrudan İlgilendiren Sorunlar
A) Irak Sorunu
1980 sonlarına kadar genel olarak sorunsuz süren Türkiye - Irak ilişkileri Birinci Körfez Savaşı ile birlikte sarsılmıştır.
Körfez Savaşı ile birlikte Birleşmiş Milletlerin Irak'a karşı aldığı ambargo kararını ilk uygulayan ülkelerden olan Türkiye, Kerkük - Yumurtalık petrol boru hattını hemen kapatmış ve sınır ticareti de durma noktasına gelmiştir.
Ancak Türkiye sorunun çözümü için 2003 yılında Irak’a komşu ülkeler toplantısını başlatmıştır.
Beşinci toplantıdan itibaren Irak toplantılara bizzat katılmaya başlamıştır.
Bu toplantılarda Irak’ın istikrara kavuşturulmasına katkı yapmalarına yönelik yöntemler ele alınmaya başlanmıştır.

B) Ege Denizi'ndeki Kıta Sahanlığı Sorunu
Lozan Anlaşması'nın imzalandığı dönemde üç mil olan Türkiye-Yunanistan kara sulan sınırı, 1936 yılında Yunanistan'ın tek taraflı aldığı bir karar ile altı mile çıkartılmıştır.
Türkiye'de 1964 yılında karasularını altı mile çıkartmıştır.
Kara sularının iki ülke arasında ciddi bir soruna dönüşmesi Yunanistan'ın kara sularını on iki mile çıkartmak istemesiyle olmuştur.
Türkiye bu durumda Ege Denizi'nin bir Yunan gölüne dönüşeceği düşüncesiyle bu duruma şiddetle karşı çıkmaktadır.
Türkiye'nin bu sorunu ikili görüşmelerle çözme çabasına Yunanistan sorunu uluslar arası yargıya taşıma isteği ile cevap vermektedir.

C) Batı Trakya Sorunu
1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması'na göre İstanbul'da yaşayan Rumlar ile Batı Trakya'da yaşayan Türkler tüm azınlık haklarından eşit olarak yararlanacaklardı.
Fakat Yunanistan Türk azınlığı Müslüman azınlık olarak nitelendirmiş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bu gruplar hakkında girişimde bulunamayacağını iddia etmiştir.
Türkiye bu sorunun barışçı yollarla çözülmesi için çaba sarf etmektedir.
Batı Trakya sorunu milli, tarihi ve kültürel bağlar nedeniyle diğer sorunlardan farklı bir öneme sahiptir.

D) Kıbrıs Sorunu
19. yüzyıl ortalarında açılan Süveyş Kanalı ile birlikte Doğu Akdeniz'de yer alan Kıbrıs Adası'nın önemi biraz daha artmıştır.
Lozan Antlaşması gereği adada yaşayan Türklere adada kalmakla gitmek arasında seçim yapmak için iki yıl süre tanınmış, bu sürenin sonunda adadaki Türk nüfus önemli miktarda azalmıştır.
İngiltere'nin adadan çıkmasının ardından 1959 Londra ve Zürih, 1960 garantörlük antlaşması ile Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 yılında tarafların eşit haklara sahip olmaları ile kurulmuştur.
1963 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti adayı, Yunanistan'la birleştirmek isteyenlerin silah zoruyla yıkılmış ve Türklere karşı baskı ve zulüm artmıştır.
1964 yılında uluslararası girişimler başlamış Birleşmiş Milletler barış gücü adaya yerleşmiştir.
1968'de iki taraf arasında görüşmeler başlamış 1974'te görüşmeler kilitlenmiştir.
Yunanistan'ın adayı ilhak etme girişimi sonrası Türkiye garantörlük hakkını kullanarak adaya asker çıkartmıştır.
Türklere uygulanan baskı ortadan kalkmış ancak uluslararası girişimler sonuç vermemiştir.
Kıbrıs halkı 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni kurmuştur.
1990 yılında Avrupa Birliği'ne adaylık başvurusunda bulunan Güney Kıbrıs Rum yönetiminin adaylığı kabul edilmiştir.
Bu durum adada yaşayan iki toplum arasındaki sorunların çözümünü zorlaştırmıştır.

E) Suriye ile Fırat ve Dicle'nin Sularıyla igili Yaşanan Sorun
1939'da Hatay'ın Anavatana katılmasından bu yana bir türlü iyi gitmeyen Türkiye, Suriye arasındaki ilişkiler Fırat ve Dicle üzerinde birçok baraj, sulama kanalı ve hidroelektrik santral yapılmasını amaçlayan Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) başlamasıyla iyice gerilmiştir.
Kurak ve yarı kurak iklimlerin görüldüğü Suriye, projeyi kendi hayat kaynakları olan akarsuların Türklerin elinde tutulması olarak algılayıp her zaman Arap ülkelerini bu konuda birliğe çağırmıştır.
1987 yılında iki ülke arasında yapılan anlaşma gereği Türkiye'nin her yıl Suriye sınırından 500 m3/sn den fazla su bırakmayı garanti etmesi iki ülke arasındaki gerginliğin ortadan kalkmasına neden olmuştur.
İki ülke arasındaki ilişkiler son zamanlarda tekrar gerginleşmiştir.

2. Türkiye'yi Dolaylı Yoldan İlgilendiren Sorunlar
A) Kosova Sorunu
Yugoslavya'nın dağılmasından sonra en son bağımsızlığını ilan eden ülke Kosova olmuştur.
Kosova 17 Şubat 2008 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir.
Ancak Sırbistan başta olmak üzere bazı devletler bağımsızlığı tanımamıştır.
Kosova sorunu temelde ülkenin farklı etnik toplulukları barındırması nedeniyle ortaya çıkan bir sorundur.
 
B) Bosna Hersek Sorunu
Bu sorun Yugoslavya’nın dağılmasından sonra Sırpların başlattığı savaşla ortaya çıkmıştır.
Bu savaşta binlerce Boşnak vatandaş göçe zorlanmış ve Sırpların yaptığı katliam son dönemin en önemli sorunlarında birini ortaya çıkarmıştır.
Savaşın sona ermesinden sonra 1992 yılında Bosna Hersek Cumhuriyeti kurulmuştur.

C) Kafkasya'daki Sorunlar
Ermenistan'ın Azerbaycan'ın dağlık Karabağ bölgesini işgal etmesi bölgedeki sorunların en önemlisidir.
Türkiye bu sorunda Azerbaycan'ın haklılığını savunmuş ve sorunun çözümü için uluslararası kuruluşların Ermenistan'a baskı yapmasını talep etmiştir.
Aradaki sorunlar Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin gelişmemesine neden olmuştur.

D) Makedonya Sorunu
Yugoslavya’nın dağılmasından sonra 1991 yılında Makedonya'nın bağımsızlığını ilan etmesiyle başlamıştır.
Ülkede farklı etnik toplulukların bulunması zaman zaman gerginlikleri ortaya çıkmasına neden olmuştur.

E) Orta Doğu'da yaşanan Sorunlar
Orta doğu dünyanın en sorunlu bölgelerinden biridir.
Farklı etnik toplulukların ve farklı dinlere mensup insanların yaşadığı bu coğrafya sürekli gerilim ve sorunludur.
Bu sorunların en önemlisinde Filistin sorunudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder