4 Eylül 2013 Çarşamba

Doğal Afetler Ve Türkiye İçin Riskleri

Doğal Afetler Ve Türkiye İçin Riskleri
Can ve mal kaybına neden olan doğa olaylarına doğal afet veya doğal felaket denir.
Türkiye’de Görülen Doğal Afetler ve Oransal Dağılışı
Doğa olaylarının afetlere dönüşmesinin nedenler; jeolojik yapı, iklim özellikleri, insan faktörüdür.
1. DEPREM
Yerkabuğunda oluşan ani sarsıntılardır.
Deprem süresi saniyelerle hesaplanacak ölçüde kısa olmasına karşın, etkileri ve bıraktığı hasarlar çok büyüktür.
Doğada en tahripkâr afet depremlerdir.
Dünya’da Deprem Alanlarının Dağılışı
Yeryüzünde depremlerin sık ve şiddetli yaşandığı kuşak III. jeolojik zamanda oluşmuş Alp-Himalaya orojenezi kuşağıdır. Bu kuşak;
1. Büyük Okyanus çevresi (Japonya, Çin, Endonezya, ABD, Meksika, Şili)
2. Alp-Himalaya Dağ Kuşağı (İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan, Türkiye, İran, Afganistan, Pakistan, Hindistan) olmak üzere iki koldan yayılış gösterir.
Gelişmişlik düzeyleri birbirinden farklı olan iki ülkede (Japonya ve Pakistan gibi) meydana gelecek aynı büyüklükteki iki ayrı depremin verdiği zarar çok farklı boyutlarda olabilir.
Türkiye’deki Deprem Riskleri
Türkiye, dünyanın en önemli deprem kuşaklarından biri olan Alp - Himalaya kuşağı üzerinde yer almaktadır.
Türkiye’de deprem riskinin az olduğu yerler;
Mardin ve çevresi, Karadeniz kıyısı, Ergene Havzası, Konya Bölümü, Antalya ve çevresi
Not: Çöküntü depremler Türkiye’de özellikle Akdeniz Bölgesi’nde (Karstik arazilerin fazla olması) görülür.
2. VOLKANİK FAALİYETLER
Yeryüzünde 500 dolayında aktif volkan bulunmaktadır.
Aktif volkanların en etkili olduğu kuşak Büyük Okyanus çevresidir (Ateş çemberi).
Türkiye’de aktif volkan yoktur.
Büyük kül yüklü bir yanardağ püskürmesi sonucunda;kısa gündüzler, tozlu rüzgârlar, asit yağışı, ağır geçen iklim koşulları gibi hava koşulları yaşanır.
3. SEL VE TAŞKINLAR
Ani yağmurlar ve kar erimeleri sonucunda hızla ve coşkun bir biçimde bulanık ve çamurlu akan sulara sel suları denir.
Sel sularının akarsu yatağının dışına çıkarak alçak kesimlerdeki tarım alanlarını ve yerleşim birimlerini de kaplamalarına taşkın denir.
Sel sularının yerleşim birimleri ve tarım alanlarını işgal etmesiyle afet boyutu kazanır.
Dünya’da en fazla sel ve taşkın;  Güney ve Güneydoğu Asya , Amazon Havzası, Batı Avrupa kıyılarında (İngiltere) görülür.
Özellikle yaz musonlarına bağlı olarak Güney ve Güneydoğu Asya’da daha sık yaşanır. Dünya’da sel felaketlerinden ölenlerin %65’i Güney ve Güneydoğu Asyadadır.
TÜRKİYE’DE SEL VE TAŞKIN RİSKLERİTürkiye’de depremden sonra en çok can ve mal kaybı sel felaketlerinde yaşanır.
Yapılan istatistiklere göre, Türkiye’de yılda ortalama 22 sel ve taşkın olayı yaşanmakta ve bu doğal afet ortalama 19 can kaybına sebep olmaktadır.
Sel ve taşkınlar başta Karadeniz Bölgesi olmak üzere Türkiye’nin her bölgesinde yaşanır.
Sel ve Taşkınların Başlıca NedenleriSağanak yağışlar
Doğal bitki örtüsünün cılız olması
Akarsuların taşkın yataklarının yerleşmeye açılması
Akarsu doğal yataklarının değiştirilmesi
Çarpık kentleşme ve altyapı eksiklikleri

Sel ve Taşkınlardan Korunma Yolları
Doğal bitki örtüsü korunmalı  ve akarsuların yukarı mecralarındaki bitki örtüsünden yoksun alanlar ağaçlandırılmalı
Dere yatakları drane edilerek kontrol altına alınmalıdır.
Akarsu ve derelerin taşkın yatakları herhangi bir biçimde yerleşmeye açılmamalıdır.
Kentlerde yüzey sularının yer altında akmasını sağlayacak kanakizasyon sistemi getirilmelidir.
Altyapı sistemleri geliştirilmelidir.

4. KURAKLIK
Kuraklık genellikle herhangi bir mevsim ve zaman diliminde yağış miktarındaki azalmadan dolayı meydana gelir.
Özellikle nüfusun toplandığı ve ekonominin daha çok tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu yerlerde yaşanan kuraklık bir felakete dönüşür.
İnsanlık tarihi boyunca önemli kuraklığın yaşandığı dönemlerde;
Açlığın ortaya çıktığı, büyük medeniyetlerin yok olduğu, büyük hastalıkların yaşandığı bilinmektedir.
Yağışların normal değerlerinin altına düşmesi;
hidrolik dengenin bozulmasına , ekosistem de değişmenin ortaya çıkmasına neden olur.
Kuraklığın çevresel etkileri yeterli yağış aldıktan sonra da devam eder.
Kuraklıktan en fazla etkilenen alanlar;
30 enlemleri ve çevresi (Kuzey Afrika, Orta ve Batı Avustralya gibi) Orta Kuşak karaların iç kesimleridir.
5. EROZYON
Toprağın, insanların çeşitli faaliyetlerine bağlı olarak kullanılmayacak kadar azalması veya tamamen yok olmasıyla afet boyutuna ulaşan çevre sorunları yaşanır.
Erozyonu Oluşturan Faktörler
Bitki örtüsünün cılız olması,
Yer şekillerinin engebeli olması,
Yanlış arazi kullanımı, tarlaların eğime dik sürülmesi, tarıma uygun olmayan alanların tarıma açılması,
İklim etkisi, yağış azlığı, yağış rejiminin düzensizliği, ani sağanak yağışlar, seller,
Doğal bitki örtüsünün tahrip edilmesi, ormanların tahribi, meralarda aşırı otlatma yapılması,
Nadas tarımının yapılması
Dünya’da her yıl özelikle kurak ve yarı kurak iklimlerde, toprağın üst tabakasının 24 milyar tonu kaybedilmektedir.
Bir yerde erozyonun başlamasıyla;
Ekolojik denge bozulur.
Verimli ekim alanları azalır.
Üretim düşer.
Barajların kullanılma süresi azalır.
Doğal afetler artar.
Açlık ve kıtlık başlar.
Yaşam zorlaşır ve başka yerlere göç başlar.
Türkiye’de erozyonun şiddeti fazladır.
Türkiye’de en etkili olduğu bölgeler;
 İç Anadolu Bölgesi,
 Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir.

Erozyonu Önleme Çalışmaları
Orman alanları korunmalıdır.
Meralar erken otlatılmamalıdır.
Rüzgâr yönüne dik ekim çalışmaları yapılmalıdır.
Tarım alanları eğime dik yönde sürülmelidir.
Bitki örtüsünden yoksun eğimli yamaçlar ağaçlandırılmalıdır.
Nadas tarımı terk edilmeli, sulama olanakları artırılmalı veya nöbetleşe ekim yapılmalıdır.
Ormanlar tarım alanlarına dönüştürülmemeli ve ormanlarda keçi otlatılmamalıdır.

6. KÜTLE HAREKETLERİ
Ayrışma ile oluşmuş malzemenin ve kaya kütlelerinin yerçekiminin etkisiyle yamaçlardan aşağıya doğru yavaş veya hızlı bir şekilde kütlesel olarak yer değiştirme olayına kütle hareketleri denir.
Kütle hareketleri heyelan başlığı altında; toprak kayması, çamur akıntıları, kaya düşmeleri olarak gruplandırılabilir.
Yer kayması olarak adlandırılan heyelanlar Türkiye’de çok sık görülür.
Heyelanı Etkileyen Faktörler
Yağış miktarı, arazi yapısı (kil)Tabakaların eğim doğrultusunda uzanması, İnsanların yol, tünel, konut vb. yapılar inşa etmesiyle doğal dengenin bozulması
Türkiye’de heyelanların %65’i ilkbahar mevsiminde gerçekleşir. Bu durumun nedeni; ilkbaharda yağışların artması ve eriyen kar sularının toprağa sızarak toprağın suya doygun hale gelmesidir.
Türkiye’de heyelan en fazla Karadeniz Bölgesi’nde görülür.
Bu durumun nedeni; yağış miktarının fazla olması, arazinin geçirimli olması, toprağın killi yapıda olmasıdır.
Heyelanlardan Korunma Yolları
Heyelanların önlenmesi çoğu zaman imkansızdır. Ancak heyelana neden olan olaylar ile can ve mal kaybını önleyecek olan beşeri faktörler kontrol altına alınabilir.
Bunun için yapılması gerekenler;
Su kanalları açılarak suyun akışı sağlanmalıdır.
Eğimin fazla olduğu yerlere istinat (koruyucu) duvarları yapılmalıdır.

7. ÇIĞ
Dağlık ve engebelik bölgelerde, bitki örtüsünden yoksun yamaçlarda biriken kar kütlesinin yamaçtan aşağıya doğru kütle halinde hareket etmesine çığ adı verilir.
Yerleşim birimlerinin bulunduğu bir yerde oluşan çığ can ve mal kaybına neden olur.
Kar kütlesini yamaçtan aşağıya doğru hareket ettiren neden herhangi bir patlama, gürültü veya titreşim olabilir.
Türkiye’nin ortalama yükseltisinin fazla olması, dağlık arazilerin geniş yer tutması, sert iklim koşullarının fazlalığı çığ sorununa neden olmaktadır. 
Dünya’da çığ riskinin en yüksek olduğu yerler;
Himalayalar, And Dağları, Kayalık Dağları, İskandinav Yarımadası, Güney Avrupa’dır. 
Türkiye’de çığ riskinin en yüksek olduğu yerler;
Doğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Karadeniz Bölümü’dür.
8. ORMAN YANGINLARI
Türkiye’de, konumu ve iklim özelliklerine bağlı olarak yaz kuraklığı yaşanan yerlerin geniş yer tutması orman yangınlarının artmasına neden olmaktadır.
Özellikle orman varlığına bağlı olarak yaz kuraklığının belirgin olduğu Akdeniz ikliminde orman yangınları fazladır.
Orman yangınlarının en fazla olduğu yerler; Akdeniz ve Ege kıyılarıdır.
Son 10 yılda çıkan orman yangınlarının; % 48’i ihmal ve dikkatsizlik, % 14’ü kasıt, % 4’ü yıldırım, % 34’ü bilinmeyen nedenlerden dolayı çıkmıştır.

9. OLAĞAN ÜSTÜ HAVA OLAYLARI; FIRTINA, KASIRGA, HORTUM
Hızı saatte 63 km’den fazla olan rüzgârlara Fırtına denir.
Rüzgârların hızı saatte 120 km’yi aştığında oluşan şiddetli ve afet derecesindeki hava olayına Kasırga denir.
Kasırgalar daha çok okyanus kıyılarında meydana gelir.
Kasırga, tayfun ve siklon aynı hava olayını ifade eder. Aralarındaki tek fark, Dünya’nın belli bölgelerinde farklı isimlerle ifade edilmeleridir.
Olağan üstü hava olaylarının etkili olduğu yerler; Meksika Körfezi çevresi, Büyük Okyanusu, Güney ve Güneydoğu Asya’dır.
Türkiye’de matematik konumundan dolayı kasırga ve hortum etkili değildir. Ancak zaman zaman hortumlar görülebilir.

2 yorum:

  1. gayet güzel açıklanmış çalıştım emeğe seygılar teşekkürler..

    YanıtlaSil
  2. gayet güzel..

    YanıtlaSil